İslami radyo, dini radyo kanalımız Hicret Fm‘de her akşam sohbetlerimiz devam ediyor. Sohbetimizden bir bölüm sizlere aktarıyoruz. Tasavvuf dersinde Peygamberimizin bir rüyasını okuduk.
Cündüb oğlu Semure (r.a) anlatıyor:
Rasülullah s.a.v efendimiz her gün sabah namazını kıldırdıktan sonra yönünü bize döner, ashabına sual eder, ‘içinizde bu gece rüya göreniniz varmı‘ diye sorardı. O gün rüya görmüş olanlar rüyalarını anlatırlardı. Bir gün yine peygamberimiz sordu ashabına rüya göreniniz varmı diye. Bizler hayır deyince ‘bugün ben bir rüya gördüm‘ dedi ve anlatmaya başladı;
Rüyamda; iki kişi gelerek elimden tuttular. ‘yürü’ dediler. Beraber yürümeye başladık. Beni engebesiz düz bir araziye getirdiler. Orada iki kişiye rasgeldik. Birisi çökmüş bir vaziyette idi, öteki de onun başında ayakta duruyordu. Ayakta duranın elinde bir kaya parçası vardı. Yerde çökmekte olanın kafasına olanca hızıyla kayayı vuruyor, yerdekinin kafası yarılıyor, sonra da yuvarlanan kayanın peşinden gidiyordu. O kayayı getirene kadar yerdekinin kafası eski haline geliyor ve yine aynı şekilde vuruyordu. Bu hal devam ediyordu. Beni götürenlere ”Sübhanallah bu da ne” dedim. Bana ‘yürü’ dediler. Yürüdüm.
Biraz gidince bir adama rasgeldik. Adam başını yaslamış duruyordu, başında bir adam daha vardı, elinde demir kancalar. Önce adamın yanağının birine kancayı sokuyordu, kanca kafasının arkasına avurdunu yırtıp çıkıyordu. Sonra öteki yanağına da aynı işlemi yapıyor tekrar önceki yanağa gelene kadar o yanak eski haline dönüyor ve bu hal böyle devam ediyordu. Ben ‘Sübhanallah bu nedir’ dedim. Yanımdakiler yine bana yürü dediler. Yürüdüm.
Biraz gidince bir bina önüne geldik. Binanın üst tarafı bir fırın gibi ağzı dar idi. Alt tarafı da genişti. İçine şöyle bir göz attım. Bir de ne göreyim; içi çığlak erkek ve kadınlarla dolu. Altlarından yalın bir ateş geliyordu. Alev vurdukça dışarı fırlayacak gibi oluyorlar, alev çekilince yine içine düşüyorlar. Alev tekrar alttan hucum edince herkes feryat ediyor, bağırışıyorlardı. Ben ‘sübhanallah bu nedir’ dedim. Yanımdakiler yürü dediler. Yürüdüm.
Beraber yürüdük ve geniş bir nehre geldik. Bu nehrin kan kırmızı suyu vardı. İçinde bir adam yüzmekteydi. Nehrin kenarında da başka bir adam vardı ve yanına bir çok taş toplamış beklemekteydi. Nehirde yüzen adam zaman zaman kıyıya yaklaşmak istedikçe bu adam ağzına taş atıyor ve nehre dönderiyordu. Ben ‘sübhanallah’ dedim. Yanımdakiler ‘yürü’ dediler. Yürüdüm.
Biraz sonra bir adama rasgeldik. Bir de ne göreyim. Adamın etrafında bir ateş kütlesi sarıyordu adamı. Adam silkeleniyor ve ateşin etrafında dönüyordu. ‘sübhanallah bu da ne’ dedim. Yanımdakiler ‘yürü’ dediler. Yürüdüm.
Bir bahçeye geldik. Orada baharın her türlü nuru var idi. Bahçenin ortasında uzun boylu bir adam vardı. Etrafında sayılamayacak kadar çocuk toplanmıştı. Ben bu manzarayı görünce ‘sübhanallah’ dedim. Yürü dediler ve yürüdüm.
Nihayet ulu bir ağaca geldik. Öyle ulu bir ağaç ki, ben ondan daha büyük ve güzel bir ağaç görmedim. O ağaca çıktık. Bir şehre vardık ki; burası bir tuğla altın, bir tuğla gümüşten yapılmış. Şehrin kapısının açılması talep ettik. Açıldı kapı ve içeri girdik. Beni ordan çıkardılar daha güzel ve daha üstün bir eve soktular. Bir ara gözüm yukarı dikilivermişti. Bir de ne göreyim, beyaz bir köşk. Sanki beyaz bir bulut gibi. Bana dediler ki ‘işte bu senin mekanın’‘. Ben ‘şimdi girecekmiyim‘ dedim. ‘Şimdi hayır. Ama ileride gireceksin‘ dediler. Daha sonra da ben dedim ki;
Ben bu gece bir takım acayip şeyler gördüm. Acaba nedir bu gördüklerim?
Dediler;
Taşla başının yarılmakta olduğunu gördüğün ilk adam, önce Kur’an’a sarıldığı halde, sonradan O’nu bir kenara iten, O’nun esaslarına riayet etmeyen ve beş vakit farz namazı kılmayan kişidir. Kafasının arka tarafına kadar avurtlarının yırtılmakta olduğunu gördüğün şahıs, sabahtan akşama kadar bir sürü yalan söyleyen ve bu yalanları afakı kaplayan kişidir. Fırına benzer evdeki gördüklerin zina eden erkek ve kadınlardır. Suyu kan rengindeki nehirde yüzmekte olduğunu gördüğün şahıs, faiz yiyici kişidir. Ateşin etrafında dolaşmakta olduğunu gördüğün kişi, cehennem bekçi başıdır. Bahçede gördüğün uzun boylu adam İbrahim aleyhisselam dır. Etrafındaki çocuklarda fıtratı islam üzere doğmuş olan çocuklardır. İlk girdiğin ev, umum mü’minlerin evidir. Diğer ev de şehitlerin evidir. Ben Cebrail’im bu da Mikail.
Bu sırada sahabeden biri sordu;
Peki islam fıtratı üzere doğmuş olan çocuklar İbrahim a.s ın etrafındalar. Ya putperestlerin çocukları?
Allah resulu buyurdular;
Putperestlerin .ocukları da ibrahim as. yanında olacaklar.
İlk Yorumu Siz Yapın