Evet değerli kardeşlerim Pir hazretleri şu şekilde devam ediyor. Ey ahali zikir meclislerinde gamdan, kederden, kurtulmak ve genişliğe kavuşmak için hazır bulununuz. Birbirinizin tedavisi için hazır bulunmayınız Hem vaizin boğazından kaçıyor dinlemiyorsunuz hem de kendisine birçok hatalar kusurlar buluyor. Kendisiyle istihza (alay) ediyor, ona gülüyor Ve onunla eğleniyorsunuz. Bu halinizle Siz büyük bir tehlikenin içindesiniz. Siz her şeyinizle İzzet ve Celal sahibi Allah’ın yedindesiniz. Yine de sizi dilediği an yakabilir, bu yanlış gidişlerden Tevbe ediniz, dönünüz. Allah düşmanlarına benzemeyiniz, duyduklarınızdan faydalanınız. Allah yolu ile alakalı duyduklarınıza amel ediniz. Ey Oğul sen adetlere ve geleneklere bağlandın, onlara ehemmiyet verdin, onlara mukayyet oldun. Allah ise rızkın talebini, sebebe vukufu, müsebbibi unutulmasını ve kendisine tevekkül edilmesini ister. Yani rızık istiyorsan bu konuda gayretli olacaksın. Allah’ın rızık için sana yaratmış olduğu sebeplere sarılacaksın ve sana bunu Allah’ın gönderdiğini bilecek ve bu konuda sadece O’na tevekküledeceksin.
Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım buyuruyor.
Allah insanları sırf kuru bir heves için yaratmamıştır. Sırf oyun için yaratmamıştır sırf yemek yemek, bir takım bir şeyler içmek, uyumak, evlenmek, vesaire bunlar için yaratmamıştır. Pir Hazretleri; ey gafiller içinde bulunduğunuz gafletten uyanın. Sizin kalbiniz Allah’a doğru bir adım attığı zaman onun sevgisi size doğru sayısız adımlar atar. Allah sevenlerini vuslatına onlardan daha çok şevklidir. Dilediğini sayısız nimetlerle rızıklandırır.
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in Rabbinden rivâyet ettiği bir hadîs-i kudsîde Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Kul(um) bana bir karış yaklaştığı zaman, ben ona bir arşın yaklaşırım; o bana bir arşın yaklaşınca ben ona bir kulaç yaklaşırım; o bana yürüyerek geldiği zaman, ben ona koşarak varırım.”
Kişi samimi olarak Allah’a karşı yaklaşmak için gayretli olsa, adımlarını buna göre düzenlese, hayatını buna göre şekillendirse, elbette ki Allah azze ve celle onun yapmış olduğu bu hamlelere fazlasıyla cevap verecektir. İşte biz burada anlıyoruz ki Allah azze ve cellenin kulunu sevmesinin yolu farz olan ibadetlerden ve nafile ibadetlerden, yani dinine sıkı sıkı sarılmasından geçtiği ortaya çıkıyor. Bir kul için bir şey Murad ettiği zaman o şeyi Onun için hazırlar. İşte bu andan itibaren kendisine sıhhat selamet gelir, saltanat gelir, beylik gelir büyük bir dağ olur, büyük bir Umman olur. Yıldızı ay olur, ayı güneş olur, azı çoğalır mahvolmuşu vücut bulur, yok olmuşu beka bulur, bekaya kavuşur, hareketi sebat bulur, şeceresi yükselir, ta arşa çıkarır, kökü ise yerin derinliklerine dalar, dalları da hem dünyada hem de ahirette gölgelik yapar.
Peki nedir bu dallar?
Hikmettir, ilimdir, irfandır
Bahsettiğimiz bu hallere ulaşan kişinin nazarında dünya tıpkı bir yüzük halkası kadardır. Öylesine küçük ve değersizdir, ne dünya onaMalik olabilir, ne de ahiret kayıt altına alabilir. Ne kendisine bir hükümdar Malik olabilir, ne de bir köle. Onu hiçbir perde gizleyemez, hiçbir kimse alamaz, hiçbir keder onu kederlendiremez.
İşte bu derecelere ulaşan bir kişi kendilerini irşat maksadıyla diğer insanlarla bir arada bulunmak onları elinden tutup Allah’a giden yolda yürümek ve kendilerine dünya denizinde boğulmaktan kurtarmak salahiyeti de elde etmiş olu.r Allah azze ve celle bizi bu makamlara eriştirsin değerli kardeşim .
İlk Yorumu Siz Yapın